14 Ocak 2008 Pazartesi

Donnie Brasco


Biriyle aynı fikirdeysen, bilirsin mesela ‘Raquel Welsh nefistir’, unut gitsin! Ama eğer aynı fikirde değilsen mesela ‘Lincoln Cadillac’tan daha iyidir’ gibi, unut gitsin! Anlıyor musun? Ama aynı zamanda eğer birşeyin dünyanın en iyisi olduğunu düşünüyorsan ‘Papa’ gibi, unut gitsin! Ama ‘unut gitsin’ aynı zamanda cehennem ol demek de olabilir. Bilirsin mesela dilencinin teki yanına yaklaşır ve yakana yapışır, unut gitsin! Ama bazen sadece ‘unut gitsin’ anlamına gelir…
Yeni başlayanlar için mafya dersinin en önemli konusudur jargon. Bıyıklar kesilip saçlar uygun şekile sokulduktan sonra giyilen deri ceket vitrini az çok tamamlar, ancak iş jargona geldiğinde ilk kapıyı açan anahtar kimin dostu olarak nitelendirildiğindir. Böylesine bir usta-çırak ilişkisinde usta Al Pacino, çırak ise Johnny Depp olunca kapılar birbiri ardına açılır ama çırak aslında bir köstebekse en son açılan kapı hızla ustanın üstüne kapanır.
Asıl adı Joseph D. Pistone olan FBI ajanının gerçek yaşam öyküsü Donnie Brasco. Görevi New York’ta küçük bir grup mafyanın içine sızarak FBI’a bilgi sızdırmak. Kendini Donnie Brasco adında bir mücevheratçı olarak tanıtan Pistone’nın (Johnny Depp) yolu ilk önce Lefty Ruggiero (Al Pacino) ile çakışır. Lefty yıllardır mafyanın içinde, deneyimli ama hiçbir zaman yeterli gücü eline geçirememiş bu sebeple büyük patronların haraçlarını toplama görevini üstlenmiş ve orada kalmış bir üyesidir çetenin. Kısa zamanda Donnie’ye güvenerek onu çeteye dahil eder ve Donnie, daha sonra yaptığı işlerle çete başı olan Sunny Black’in (Michael Madsen) adamı olma yolunda hızla ilerler, ta ki “onlardan biri” olana kadar.
Harry Potter ve Ateş Kadehi, Dört Nikah Bir Cenaze ve Mona Lisa Gülüşü gibi filmlerin yönetmenliğini yapmış olan Mike Newell’in Donnie Brasco gibi iddialı bir gangster filminin yönetmeni olması ne kadar ilginç görünse de aslında Donnie Brasco başrollerin karakteristik özellikleri ve mafya ilişkilerini ele aldığı açının farklılığıyla türünün diğer filmlerinden ayrı tutulabilir. Her zaman güç sahibi, yöneten konumunda görmeye alıştığımız Al Pacino’nun bu filmde beklentilerimizin tam tersine emir kulu olarak karşımıza çıkması ilk anda hafif sersemletici bir etki yaratıyor. Beklentilerimizi boşa çıkarmayan şey ise Al Pacino’nun Lefty rolünün de hakkını fazla fazla vermiş olması. Donnie’yi çeteye alma sorumluluğu, ‘ya köstebekse’ şüphesi ve olası bir ‘çağrılma’ sonunda canından olma tehlikesi altında Donnie’yle ilişkisini sürdüren Lefty’nin dram olarak nitelendirilebilecek öyküsü, bunun yanısıra Pistone’nin Lefty’ye olan sevgisi, gangster filmlerinin en karakteristik özelliği olan birbirini tutmanın sert kabuğu altında son derece duygusal, dokunur bir yerden aktarılmış. Her biri bir nevi kahramanlık seremonisine dönüşen gangster filmlerinin aksine bu tehlikeli oyunun kaybetmeye yakın tarafında olanlarının başrolde olduğu bir film Donnie Brasco.
FBI ajanlığından çete üyesi kimliğine bürünen, bu kimliği sahiplenerek ailesinden kopan, mesleğine inancını kaybeden Pistone’nin dönüşümünü başarıyla sergileyen Johnny Depp’in oyunculuğunun da hakkını vermek lazım. Filmin başından beri bu dönüşümü bekler halde olan izleyicide yabancılaştırma etkisi yaratan Pistone’nın evine gidişleri, karısı Maggie (Anne Heche) ile uzlaşılmaz hale gelen çıkmazları da öykünün ritmini sekteye uğratarak ister istemez bir sorgulama boşluğu yaratıyor. Siz görsel bir ahenkle sunulan hikayenin gerçeklik payını da göz önünde bulundurarak bu boşluğu amacına yönelik kullanmaya çabalarken elinizde kalan ise FBI’in operasyon için Pistone’nın eline tutuşturduğu trajikomik çekten çok daha anlamlı oluyor.